Şişelenmiş Su Doğurganlığın Azalması Riskine Değer mi?
Plastik Tüketimi Dünya Genelinde Düşen Doğum Oranlarıyla Doğrudan Bağlantılı
Son yıllarda plastiklerin yaygın kullanımı ile doğurganlıktaki küresel düşüş arasında şaşırtıcı bir bağlantı ortaya çıktı. Dr. Mount Sinai Tıp Fakültesi'nde önde gelen çevre tıbbı ve halk sağlığı profesörü Shanna Swan, ftalatların (plastiklerde bulunan kimyasallar) insan üreme sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini ortaya çıkaran araştırmalara öncülük etti. 2021 tarihli "Geri Sayım" adlı kitabında ayrıntılı olarak açıklanan bulguları endişe verici bir eğilimin altını çiziyor: Son kırk yılda Batılı erkeklerde sperm seviyeleri %50'den fazla düştü ve kadınların doğurganlığı da azalıyor.
Şişelenmiş su gibi plastik ambalajların Sizin İçin Riskleri Nelerdir?
Risk Almaya Değer mi?
Dr. Swan'ın araştırması, ftalatlar gibi endokrin bozucu kimyasallara maruz kalmayla ilişkili risklerin önemli olduğunu öne sürüyor. Bu kimyasalların özellikle rahim gibi kritik gelişim aşamalarında derin etkisi yadsınamaz. Bunlar sadece mevcut nesiller için risk teşkil etmekle kalmıyor, aynı zamanda birçok nesil üzerinde de potansiyel etkilere sahip. Bu yüksek riskler göz önüne alındığında, bu tür kimyasallara maruz kalmanın azaltılması sadece ihtiyatlı değil aynı zamanda gerekli görünmektedir. Şişelenmiş sudan kaçınmak, şişelenmiş su tüketimini azaltmanın nispeten kolay bir yoludur.
Şişelenmiş Suya Alternatifler Nelerdir?
Şişelenmiş suyla ilgili sorunun özü, zararlı ftalatlar içeren plastik ambalajlardır. Daha güvenli bir alternatif olarak Dr. Swan, yüksek kaliteli bir su filtresi (örn. EcoPro) veya cam veya paslanmaz çelik kaplardan su kullanılmasını önerir (bkz. BottlePro). Ayrıca işlenmemiş gıda tüketmenin ve zararlı kimyasallardan arındırılmış ürünler kullanmanın önemini vurguluyor. Ayrıca, çevre bilincine yönelik daha geniş bir toplumsal değişimi ve tüketici ürünlerinde kimyasal kullanımına ilişkin daha sıkı düzenlemelere yönelik talebi savunuyor.
Sonuç
Dr. Swan'ın araştırmasının sonuçları çok derin. Sadece şişelenmiş su ve diğer plastik içeren ürünlerden kaçınmak gibi bireysel davranış değişiklikleri talep etmekle kalmıyor, aynı zamanda günlük ürünleri üretme ve kullanma şeklimizin sistematik bir şekilde elden geçirilmesini de gerektiriyor. Azalan doğurganlık oranları ile zararlı kimyasalların çevremizde her yerde bulunması arasındaki korelasyon, hem bireysel hem de politika düzeyinde acil eylem çağrısıdır.